Yusuf Yılmaz

yusuf.yilmaz.06@hotmail.com
Yazarın sitemizde "114" adet yazısı bulunmaktadır. Eklenme Tarihi: 06/01/2017 565 kez okundu.

Müslüman Nasıl Tavır Almalıdır

Müslüman Nasıl Tavır Almalıdır

Bir zamanlar laiklik adına, öncelikle başörtüsünün şahsında, İslami hayatın bütün değerleri, ikna odaları başta olmak üzere ahlaksız yöntemlerle baskı altına alındı. İnsanları inançlarından ötürü, üniversitelerden tutun da devlet memuriyetine, öğretmenlere, askerlere, emniyet mensuplarına, sağlık ve eğitim personeline kadar kamunun her alanında, dikta yasaklarla kamusal alanlardan dışlayarak (uzaklaştırarak) zulüm manzaraları oluşturan laiklik maskesi giymiş jakoben (tepeden inmeci) sınıfı değil mi idi?  

Yetmedi kuruyemişçisinden bakkal’a, manav’a kadar “laik değiller” sınıfına koyarak, “onlardan alışveriş yapmayın” teranelerini söyleyen yine bu bağnaz ve iflah olmaz laiklik taraftarları değil mi idi?

Şimdi bazı siyasilerin utanmadan, gazetecinin deyimi ile yaşam alanı olan gece kulübüne yapılan bir saldırıyı, sanki yaşam tarzına yapılmış imajını vererek, insanların duygularını sömürerek ve “tek çözüm laiklik” demektedirler. Laiklik adına geçmişte Müslümanların yaşam biçimine yapılan şiddetli baskıları görmemezlikten gelerek konuşmaları, iki yüzlülükten başka bir şey değildir.

Milletimizin o durumları unuttuğunu sanmak ve bu doğrultuda talihsiz konuşmalar yapmak, konuşma ve akıl üslubunun zaafa uğramasından başka bir şey değildir.

28 Şubat Melun süreçte bürokrasideki dindar Müslümanlar jakoben laikçilerin zulümlerine maruz kaldı. Yetmedi bu kez de paralelcilere her türlü yetkiyi veren, onların paralelciler tarafından haksızlığa uğramalarına, dışlanmalarına ve halen de her türlü haksızlık yapılmasına ve dışlanmalarına göz yuman bir siyaset anlayışı vardır. Bunların bu hususta, samimiyetten uzak bir tutum sergilemelerine Müslümanlar tavır koymalı, yapılan haksızlıklara tepki göstermelidirler.

Konumuza gelelim; sözde insanları yönetmeye talip siyasilerin, eğer olayları ve kavramları istismar etmek istemiyorlarsa, tahrik edici kavramlardan ve konulardan süratle uzaklaşmaları gerekmektedir. Aksi halde milletin nazarında değerleri sıfıra düşer.

Bu doğrultuda Müslümanlara ve diğer insanlara düşen görev ve akıl ise; bu tür tahrik edici kavramları kullanan ve yangına körükle giden siyasilerin, gazetecilerin ve aktivistlerin söylediklerini hiç ama hiç kaale almayacak tavırlar sergilemeleridir.

Ayrıca insanlarımızın tümü;  laikliğin ne olduğunu,  çıkış temelinin nereye dayandığını, lügat olarak manasının ne olduğunu, iyice araştırmaları ve sorgulamaları gerekir düşüncesindeyim. Çünkü araştırdıklarında, laikliğin ne olduğunu anlayacaklardır.

Son olarak şunu demek istiyorum.  Kendi haris menfaatleri için insanları kamplara bölüp, şucu-bucu, laik-antilaik, alevi-sünnü, Kürt-Türk şeklinde ayrıştırarak siyasi rant elde etmeye çalışan bu tür siyasilere körü körüne bağlanmamaları, aksi halde böyle kaos ortamların ortaya çıkmasına neden olacaklarını bilmelerini isterim.

 

 

 


Yorum Yapın
500

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olabilirsiniz.